• Ana Sayfa
  • /
  • Ceza Hukuku
  • /
  • Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü, İfade Özgürlüğü, Mekan Seçimi, Kamu Düzeninin Bozulması Şartı

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü, İfade Özgürlüğü, Mekan Seçimi, Kamu Düzeninin Bozulması Şartı

Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânın seçimi, kural olarak düzenleyicilerin takdirindedir.

Tercih edilen mekân, önceden belirlenen toplantı alanlarında olmadığı gerekçesiyle soyut ve kategorik olarak reddedilemez.

Bir toplantı veya gösteriye yapılacak müdahale için kamu düzeninin bozulması ya da bozulma tehlikesinin ortaya çıkması veya katılımcıların ödev ve sorumluluklara uygun davranmadıklarının ispatı gerekir.

Anayasa Mahkemesi, Figen Yüksekdağ Şenoğlu (5), B. No: 2017/24556, 14/9/2022

Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararına bu adresten ulaşabilirsiniz. Mahkeme’nin somut olayı incelediği asıl bölümü aşağıda paylaşıyoruz:

(b) İlkelerin Olaya Uygulanması

  1. Somut olayda Dünya Kadınlar Günü kapsamında Kadıköy’de etkinlik düzenlenmesi amacıyla idareye bildirimde bulunulmuştur. İdare, tercih edilen mekanın 2911 sayılı Kanun’un 6. maddesince belirlenen toplantı yer ve güzergâhlarından olmaması nedeniyle talebi reddetmiştir. Kolluk görevlileri, etkinliğe başlanmasıyla toplantının 2911 sayılı Kanun’un 23. maddesinin (d) fıkrasına aykırı olduğu gerekçesiyle katılımcıları dağıtmaya yönelik müdahalelerde bulunmuştur. Bununla birlikte bir kısım katılımcı basın açıklaması yapmıştır.
  2. Mevcut başvuruya konu toplantı ve gerçekleştirilmesi planlanan gösteri yürüyüşüne, Kadıköy İskele Meydanı’nın Valilikçe bu amaca tahsis edilen yerlerden olmaması nedeniyle müdahale edilmiştir. Dolayısıyla somut olayda kolluk görevlileri tarafından müdahalenin gerekçesi olarak ileri sürülen hususlar ile anılan mekânda yapılacak etkinliğe devletin daha fazla müsamaha göstermesinin mümkün olup olmadığının tartışılması ve sonuç olarak toplantı ve gösteri yürüyüşüne yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
  3. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının tanımı, amacı ve mahiyeti dikkate alındığında bu hakkın unsurlarından biri de toplantı veya gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânı veya güzergahı seçme serbestîsidir. Zira toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin amacı bir fikri açıklamak, ortak çıkarları savunmak, belli fikir ve kanaatler çerçevesinde kamuoyu oluşturmak ve siyasal karar organlarını etkilemek olup gösteri ve toplantı yürüyüşünün düzenlendiği mekân, açıklanan düşüncenin muhataplarına ulaşabilmesi ve tesir oluşturabilmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu nedenle toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânın seçiminin kural olarak düzenleyicilerin takdirinde olması gerekmektedir (yasal düzenlemeler bağlamında yapılan açıklamalar için bkz. AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 25).
  4. Nitekim Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, mahallin en büyük mülki amirine toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve güzergâhı belirleme yetkisi veren 2911 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrası hükmünü Anayasa’ya uygun bulurken kuralın objektif anlamının kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyecekleri yer ve güzergâhı seçme serbestîsinin bütünüyle gözardı edilmesine imkân tanımadığını tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi zikredilen kararında, mülki amirin söz konusu yetkisini düzenleyicilerin mekân tercih etme serbestîsine saygı gösterecek şekilde kullanması gerektiğini ifade etmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 37).
  5. Bu kapsamda toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği mekânın açıklanan düşüncenin muhataplarına ulaştırılması, onlar üzerinde yaratacağı tesirin büyüklüğü ve katılımcılar açısından önemi yapılacak değerlendirmede gözardı edilemez. Bu itibarla tercih edilen mekânın salt önceden belirlenen toplantı alanlarında olmadığı gerekçesiyle soyut ve kategorik olarak reddi anayasal bakımından kabul edilemez. Nitekim aksi hâlde toplantıya uygun alanların yalnızca devlet yetkilileri tarafından toplanma alanı olarak belirlenmemesi nedeniyle kullanma imkânı bertaraf edilirse bir gösteri için kullanılabilecek kamusal alanların sayısı kaçınılmaz bir şekilde sınırlanacaktır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. §§ 20, 21).
  6. Öte yandan toplantının gerçekleşmesinden önce düzenleyici makam tarafından dayatılan ve genelleştirilmiş toplantı özgürlüğüne yönelik bu tür kısıtlamaların uygulanması, zorunlu bir sosyal ihtiyacın varlığı ortaya konulmadıkça orantısız müdahale olacaktır. Bu açıklamalar ışığında kamu düzenine yönelik önlemler alınması için yapılan bildirim sonrası idarenin Kadıköy’de toplantı yapılamayacağına ilişkin bir karar verebilmesi ve somut olayda olduğu gibi kolluk görevlilerinin toplantıya müdahalesi ancak somut ve haklı gerekçelerin varlığına bağlıdır.
  7. Somut olayda çoğunluğu kadın olan katılımcılar hemcinslerinin siyasi ve sosyal bilincin geliştirilmesinde, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kamuoyuna duyurulmasında ve kadın hakları hareketlerinin gelişmesinde önemli yeri olan Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak amacıyla toplanmak istemişlerdir. Nitekim 2911 sayılı Kanun’a uygun olarak da idareye bildirimde bulunulmuştur. Anılan amaca yönelik gerçekleştirilmesi planlanan toplantı ve gösteri yürüyüşü demokratik bir toplumda saygı ile karşılanmalıdır.
  8. Bir toplantı veya gösteriye yapılacak müdahalelerin kamu düzeninin sağlanması için gerekli olduğunun ve cezaların kamu düzeninin bozulması ya da bozulma tehlikesinin ortaya çıkması sebebiyle verildiğinin veya katılımcıların bu anayasal haklarını kullanırlarken sahip oldukları hak ve özgürlüklerin gerektirdiği ödev ve sorumluluklara uygun davranmadıklarının yetkili mercilerce (polis raporlarında, iddianamelerde veya derece mahkemelerinin gerekçelerinde) gösterilmesi gerekir (Dilan Ögüz Canan, § 53). Somut olayda ise başvurucunun toplantıya katılma faaliyeti dışında bu hakkına yönelik müdahaleyi gerektirecek ödev ve sorumluluğuna aykırı olan eylemleri açıklanmamıştır.
  9. Öte yandan etkinlik gerçekleştirmek üzere katılımcılar toplanmaya başlaması ile birlikte kolluk görevlileri, toplantı yapılacak mekanlardan olmaması nedeniyle katılımcıların dağılması yönünde uyarılarda bulunmaya başlamıştır. Dağıldıktan sonra tekrar toplanan gruplara da aynı gerekçelerle müdahale edilmiştir. Olaya ilişkin tutanaklardan, içinde başvurucunun da olduğu grubun kamu düzeninin korunması için müdahale etmeye zorlayabilecek nitelikte herhangi bir taşkınlık yapmadığı ve toplantının kendiliğinden sona erdiği anlaşılmıştır (bkz. §§ 7,10). Nitekim kamu otoriteleri de bir kısım katılımcının kolluk görevlilerine karşı şiddete başvurması hariç toplantının bütünüyle barışçıl olmayan bir toplantıya dönüştüğünü ileri sürmemiştir. Bu doğrultuda müdahalenin gerekçesi, toplantının bütünüyle barışçıl olmaktan çıkması değil meydanın toplantı yapılacak mekânlardan olmamasıdır.
  10. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı devlete, toplantı veya gösteriye katılanların bu haktan tam anlamıyla yararlanabilmesi, katılımcıların kısmen ya da tamamen şiddete yönelmesi veya toplantı veyahut gösterinin bütünüyle kamu düzenini bozucu bir yöne evrilmesi durumuna karşı ihtiyaç duyulan koruyucu tedbirleri alması için pozitif yükümlülükler yüklemektedir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 34). Bu kapsamda kamu otoritelerinin toplantının günlük yaşama etkisini en aza indirecek koşullarda gerçekleştirilmesini sağlayacak tedbirleri alması gerekirken kolluk görevlilerinin aldığı tek önlemin toplantıya son vermekte sabırsızlık göstererek başvurucunun da aralarında olduğu katılımcıların toplantı düzenlemesini engellemek olduğu anlaşılmıştır.
  11. Sonuç olarak mevcut başvuruda müdahalenin zorunlu bir toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği, dolayısıyla müdahalenin kamu düzeni meşru amacının sağlanmasında demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

•12.Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

toplantı ve gösteri yürüyüşü