Yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bitti. Her ne kadar Mayıs 2023’teki genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra tablo biraz netleşmiş olsa da Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra bu netlik kayboldu. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), kendisi dahil olmak üzere, hiç kimsenin beklemediği şekilde seçimlerden % 38’e yakın oyla birinci parti olarak çıktı. Haliyle akıllarda bir soru: Erken seçim olur mu?
CHP’nin çiçeği burnunda genel başkanı Özgür Özel, erken seçim çağrısı yapmayacağını söyledi. Yerel seçimde en az CHP kadar şaşırtan Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) İstanbul belediye başkan adayı Mehmet Altınöz ise erken seçim çağrısı yaptı. Bunda hiç kuşku yok ki YRP’nin seçimde % 6,19 gibi genel seçimde uygulanan seçim barajına oldukça yakın oy almalarının etkisi büyük. Peki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ekonomi kendisine seçim kaybettirecek kadar kötüyken ve seçimlere daha 4 yıl gibi uzun bir süre varken erken seçim kararı alır mı? Cevabı basit: Neden alsın?
Erdoğan önünü biraz görüyor olabilir ama seçimlerden önce olduğu gibi seçimlerden sonra da halkın önünü görebileceğini söylemek oldukça zor. Ancak tahminler yürütebiliriz. Ben de biraz tahmin yürütmek istiyorum.
2023’teki seçimlerden sonra “Milletvekili Can Atalay Neden Serbest Bırakılmamalı?” yazımda vurguladığım gibi “Gittikçe totaliterleşen bir iktidar kendi eliyle kendisine o kadar çok düşman yaratmıştır ki bu totaliterlikten bir parça olsun vazgeçtiğinde iktidarını bütünüyle kaybetme ve ardından başına geleceklerin korkusunu taşır.” Erdoğan’ın bundan sonra farklı bir yol izleyeceğini düşünmüyorum. Üstelik yerel seçimlerden kendisi açısından tam bir hezimetle çıkmışken. Yerel seçimde daha oy kullanma süreci bile başlamamışken Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’ne Van için hazırlanan senaryo da bunu net bir biçimde gösteriyor. Erdoğan seçimlerden önce yaz aylarında askeri harekat yapılacağını defalarca söyledi zaten. Yerel seçim gecesinde yaptığı “balkon konuşması”nda da terörist kelimesi ağzından pek düşmedi. Militarist politikalarına devam edecek birisinin baskıyı azaltacağını düşünmek zaten abesle iştigal.
Ekonomi yönetiminde de Erdoğan’ın bence insanların dedikodu yaydığının aksine Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’i görevden alacağını düşünmüyorum. Erdoğan, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak adına bozduğu ekonomiyi biraz olsun düzeltebilmek için tek şansının Şimşek olduğunu biliyor. Erdoğan hangi tarihte ne demiş olursa olsun pragmatist bir lider olarak kendisine en çok yarar dokunacağını politikaları uygulamaktan şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da vazgeçmeyecektir.
Önümüzü en çok görebileceğimiz yer bence ekonomi. Yıllardan beri olduğu gibi sermaye sahibi olmayan bizler gittikçe fakirleşmeye ve zenginleri beslemeye devam edeceğiz. Üstelik bu sefer her zorluğun yanında bir de işsizlik sorunu yaşayacağız. Zam kelimesini sürekli duymaya devam edeceğiz. Ekonominin böyle devam edeceği açıkken halkın tepkisi belirleyici olacak. Eğer insanlar, ekonominin bu durumuna tepki göstermek isterse baskı o oranda artacaktır.
Ülkede ekonomik duruma ses çıkaracak sendikal örgütlenme neredeyse yok. CHP’nin de huzursuzluğu örgütlemek yerine kazandığı belediyelerle “sosyal belediyecilik” adı altında “hayırsever bir politika” yürüteceğini düşünüyorum. Ekonomim gazetesinden Hüseyin Gökçe’nin detaylı haberine göre Türkiye ekonomisinin çok büyük bir ağırlığı, CHP’li belediye başkanlarının bulunduğu illerde yer alıyor. Nüfusun önemli bir kısmı da CHP’nin yöneteceği şehirlerde yaşıyor. Eğer CHP böyle bir politika yürütürse Erdoğan’ın göze hoş görünecek bazı hareketlerde bulunması hiç kimseyi şaşırtmamalı. Sonuçta Erdoğan’ın ekonomi için para kadar ihtiyaç duyduğu bir şey de süre.
Muhalifler üzerindeki baskının azalmayacağını söylemiştim. Özel olarak baktığımızda Can Atalay, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala başta olmak üzere hapiste rehine olarak tutulan siyasetçilerin serbest kalacağını görmemiz büyük bir sürpriz olur. Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) yüzüne tükürse muhtemelen MHP yağmur yağıyor diyecektir. Çünkü MHP şu anda bir iktidar ortağı olarak tarihte hiç olmadığı kadar güçlü ve bürokrasiye yerleştirdiği isimlerle güçlenmeye devam ediyor, bunu neden bozsunlar? Herkesin gözleri önünde öldürülen Sinan Ateş sonraki süreç bu konuda ibretlik. Bu cinayet Türkiye tarihindeki birçok cinayetin uğradığı akıbete uğrayacak gibi. Aksi bir durum, iktidar bloğundaki ittifakın bittiğini gösterecek.
Gittikçe güçlenen Erbakan ve YRP’nin durumu hakkında şu an için bir şey söylemek bence zor. Altılı masayı oluşturan partilerden CHP dışındaki partiler siyaset sahnesinden silinme tehlikesini enselerinde hissediyorlar. CHP’nin bu ittifaktaki partilere verdiği milletvekillerinin durumunun açıklığa kavuşması gerekir ki siyasal İslamcı cenahtaki tablo netleşebilsin.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi konusundaysa baskıların azalacağını sanmıyorum. Ancak, bence Van örneğinde pek görülmediği gibi, bu artık sadece Türkiye’yi konuşarak üzerinde uzlaşabileceğimiz bir konu değil. Kürt Sorunu artık iç politikayı ilgilendirdiğinden çok dış politikayı da ilgilendiriyor. Ve dış politikayı değerlendirmeyi düşündüğüm bundan sonraki yazıda ayrıntılı değerlendirme yapmayı amaçlıyorum.
Sonuç olarak siyaset sahnesine baktığımızda bilinmeyenlerin sayısı yerel seçimlerden öncesine göre oldukça arttı. Bu nedenle bundan sonraki süreçte de önümüzü göreceğimizi pek düşünmüyorum. Üstelik dünyada savaş çanları hiç olmadığı kadar yüksek bir ses çalıyor. 3. Dünya Savaşı’nın başladığını söyleyenler bile var. Bu nedenle seçimlerden sonra önümüzü görme ihtimalimiz dış politikadan bağımsız olarak değerlendirilemez. Üstelik Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra yeni bir şekil alıyor. Türkiye, Avrupa’dan uzaklaşırken Avrupa Konseyi başta olmak üzere Avrupa’nın ne yapacağı belirsiz. Bu belirsizlik devam ettiği sürece Türkiye özelinde de dünya genelinde de önümüzü göreceğimizi düşünmüyorum. Ancak şunu net olarak cevaplayalım: Erken seçim bir ihtimal mi? Erdoğan, işine yarayacağını düşünürse evet.