Bilindiği üzere İstanbul’un Kadıköy ilçesinde bulunan Halitağa Caddesi’nde her ayın 20’sinde Suruç Katliamı’nda canlı bomba saldırısıyla yaşamını yitiren anarşist ve sosyalist devrimciler anılmaktadır.
Suruç Katliamı’nın yıldönümünde yani 20 Temmuz tarihlerinde de bu anmalar oldukça kalabalık geçmektedir.
Yıllardan beri 12 ayın 11’inde neredeyse hiçbir sorun yaşanmazken 20 Temmuz anmalarında kaymakamlığın geleneksel yasaklama kararıyla polis eylemcilere saldırmakta ve birçok kişiyi gözaltına almaktadır. Gözaltına alma sürecinde maalesef birçok işkence ve kötü muamele uygulamalarına denk gelmekteyiz. Ancak buna rağmen hiç kimse hakkında işlem yapılmamakta ve cezasızlık politikası güdülmektedir.
2023 yılının 20 Temmuzu’nda da polis, 1 dakika önce kaymakamlık internet sitesinde yayınlanan yasaklama kararını bahane ederek Suruç Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anan insanlara yine saldırmış ve kanuni olarak yapması gereken bütün görevleri ihlal etmiştir. Buna yine işkence ve kötü muamele yasağı da dahildir. Müvekkillerimden Mazlum Doğan Demirel birçok kişi gibi bu gözaltına alınma sırasında işkence ve kötü muamelemeye maruz kalmıştı. Kolluk kuvvetinin kişisel olarak hedef alarak saldırdığı müvekkil kanlar içerisinde kalmış ancak buna rağmen 2 gün boyunca gözaltına tutulmuştur. Demirel’in bu gözaltı sonrası halini görmek isterseniz göz atabilirsiniz: https://x.com/mazlumddemirel/status/1683478110086234114
Bu nedenden ötürü sorumluların tespit edilerek cezalandırılması için suç duyurusunda bulunmuştuk. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma izni için valiliğe başvurdu. Valilik de hiç şaşırtmayan bir kararla “görevlilerin disiplin yönünden kusurlu bulunmadığı” gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdi. Bu karar tarafımıza tebliğ edilmedi ve soruşturma dosyasını incelememiz üzerine kararın varlığından haberdar olduk. Karara karşı İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurduk.
İtirazımızı inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesi 2024/144 Esas ve 2024/310 Karar sayılı ilamıyla polislerin görev tanımında işkence ve kötü muamele yasağına aykırı işlem yapmak olmadığını belirterek şu sözlerle itirazımızı kabul etti:
“İlgiliye isnat edilen darp, işkence ve kötü muamele fiillerinin görev sırasında olmakla birlikte görevden kaynaklanmadığı, yani görev sebebiyle işlenmediği açık olduğundan, 4483 sayılı yasanın 2. maddesi hükmü karşısında ilgili hakkında bu yasanın öngördüğü özel soruşturma usulünün uygulanması ve soruşturma izni verilmesi/verilmemesi yolunda karar tesis edilmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle 4483 sayılı yasanın 2. maddesi hükmü gereği hazırlık soruşturması yapılmasının idari izne bağlanmasına gerek bulunmadığından itirazın kabulüne; İstanbul Valiliğinin 11.01.2024 tarih ve 6 sayılı “soruşturma izni verilmemesi” kararının kaldırılmasına, 4483 sayılı yasa uyarınca karar verilmesine yer olmadığına, genel hükümlere göre soruşturma yapılmak üzere dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına, kararın birer örneğinin taraflara da tebliğe çıkarılmak üzere İstanbul Valiliği’ne gönderilmesine, 30.04.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.“
Bu arada önemli bir ek olarak eklemem gerekir ki aynı anmada gözaltına alınan başka müvekkiller hakkında ayrı bir suç duyurusunda bulunmuştum. O soruşturma kapsamında valilik yine izin vermemiş olup bu karar itiraz hakkımızı kullanmamız engellenerek tarafımıza tebliğ edilmemiştir. Savcılık tarafından herhangi bir sorgulama yapılmadan da CMK’de olmayan bir usulle savcılık dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermiştir. Bu kararla ilgil girişimlerim de devam etmektedir.
